İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Hikayeleri

Erhan Kaya • Feb 07, 2022

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, bir milyondan fazla esere ev sahipliği yapan, dünyanın en büyük müzelerinden birisidir. İstanbul Arkeoloji Müzeleri ana binası, Türkiye’nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır.

Sultanahmet semtinde bulunan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul’da bulunan müzeler arasında önemli bir yere sahiptir. Bu müze üç ana bölümden oluşur. Bunlar; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi’dir.

Müzenin kurucusu, kaplumbağa terbiyecisi olarak bilinen Osman Hamdi Bey’dir. Osman Hamdi Bey bu müzeyi 19. yüzyıl sonlarında imparatorluk müzesi olarak yapmıştı.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri kompleksi içindeki en eski yapı 1472’de yapılan Çinili Köşk’tür. Eski Şark Eserleri Müzesi binası, 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından Güzel Sanatlar Akademisi olarak inşa ettirilmiştir.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Bölümleri ve Hikayeleri

Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi İstanbul Arkeoloji Müzeleri kompleksinin ana binasıdır. Şehrin en popüler müzelerinden biri olan bu binada çok dikkat çeken eserler bulunuyor. Bizzat Osman Hamdi Bey 1887-1888’de gerçekleştirilen Sidon Kral Nekropolü Kazısı’nda bulunan eserler bu binada sergileniyor.

İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi gibi ihtişamlı bir çok eser İstanbul’a getirildiğinde bir müze binasına ihtiyaç duyuldu. Dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallaury tarafından Çinili Köşk’ün karşısına İstanbul Arkeoloji Müzeleri klasik binası inşa edildi. Bu bina 13 Haziran 1891’de ziyarete açıldı.


Gürkan Sengün, CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=5924025

İki katlı olan müze binasının alt katında lahitler ve Antik Çağ Heykelciliği Salonu bulunuyor. Üst katta ise taşlar, çömlekler, pişmiş toprak heykelcikler, kütüphane, hazine bölümü ve İslami Sikke kabinleri bulunuyor.

Eski Şark Eserleri Müzesi

Antik Mısır eserlerinin sergilendiği bu müze binasından birbirinden özel mumyalar sergilenmektedir. Yazıtlar, heykeller ve bir de mini sfenksin bulunduğu Eski Şark Eserleri Müzesi’nde Dünya’nın en eski aşk şiirini de bulacaksınız.

Müzede Mezopotamya, Güney Mezopotamya, Babil ve Arap Yarımadası’na ait eserler de bulunuyor. Bunlardan bazıları şöyle: Arami yazıtlı güneş saati, Adap Kralı Lugal Dalu’nun heykeli, tarihte ilk yazılı anlaşma olan Kadeş Antlaşması, Hammurabi Kanunları, Mısır mumyaları ve Akad Kralı Naram Sin Steli.



Çinili Köşk Müzesi

1472 yılında yapıldığında köşk olarak hizmet veren bina daha sonra müzeye dönüştürülmüştür. Müzede Osman Hamdi Bey’in birçok resmini görmek mümkündür.

Bu müzede Osmanlı ve Selçuklu dönemine ait çiniler sergileniyor. Müzenin en çok ilgi çeken eserleri Tavus Kuşu Çeşmesi ve Ab-ı Hayat Çeşmesi’dir.

Diğer müzelere göre farklı bir mimarı yapısı bulunan Çinili Köşk Müzesi’nin girişinde 14 sütunlu bir revak bulunuyor. 6 oda ve bir salondan oluşan binada 2000’den fazla eser sergileniyor.


Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücretleri

Pazartesi günleri kapalı olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, yaz döneminde 09.00-17.30; kış döneminde ise 09.00-17.00 arasında ziyarete açıktır.

İstanbul Arkeoloji Müzesi giriş ücreti 50 TL’dir. Fakat müzekartınız varsa bu müzeye ücretsiz olarak girebilirsiniz.


Adres: Alemdar Caddesi, Osman Hamdi Bey Yokuşu, Gülhane
E-mail: istanbularkeoloji@ktb.gov.tr
Tel: +90 212 520 77 40


Galata Kulesi
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Galata Kulesi, İstanbul denince akla ilk gelen sembollerden birisidir. Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul’un silüetinin ayrılmaz parçası olan Galata Kulesi’nin tarihini ve kule hakkındaki efsaneleri birlikte inceleyelim.
Kız Kulesi
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Kız Kulesi, İstanbul’un en zarif simgelerinden birisidir. Tarihi MÖ 5.yy’a kadar uzanır. Yunanlılar tarafından İstanbul Boğazı’nın Üsküdar sahiline yakın bir noktaya inşa edilmiştir. Üsküdar’da, Roma İmparatorluğu’ndan kalma tek mimari eserdir. Kız Kulesi tarihte bir çok farklı amaçla kullanılmıştır. Hakkında bir çok efsane ve hikaye bulunan Kız Kulesi’nin tarihini ve özelliklerini birlikte inceleyelim.
Pierre Loti
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Pierre Loti Tepesi, İstanbul’un Eyüp ilçesinde bulunan bir tepedir. Adını Fransız yazar Louis Marie Julien Viaud’dan alan tepe, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. 1876’da İstanbul’a yerleşen ve burada bir roman yazan, daha sonra ismini Pierre Loti olarak değiştiren Fransız yazar, bugün hala bu turistik tepe ile birlikte anılıyor. Pierre Loti Tepesi, büyülü atmosferi ve muhteşem manzarası ile hayranlık uyandıran bir yer. Eyüp’ten tepeye teleferik ile ulaşabiliyorsunuz ve çevresinde çok sayıda kafe bulunuyor.
eminönü
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Eminönü, İstanbul’un tarihi ve turistik merkezlerindendir. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait bir çok tarihi merkez Eminönü’nde bulunuyor. Bu bölge tarihteki tüm medeniyetlerin ilgisini çekmiştir. ‘Eminönü’ ismi ‘gümrüğün önü’ anlamına gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında burada Gümrük Emirliği bulunuyordu. Semtin isminin de buradan geldiği düşünülmektedir. Eminönü, İstanbul’un tarihi ve turistik merkezlerindendir. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait bir çok tarihi merkez Eminönü’nde bulunuyor. Bu bölge tarihteki tüm medeniyetlerin ilgisini çekmiştir. ‘Eminönü’ ismi ‘gümrüğün önü’ anlamına gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında burada Gümrük Emirliği bulunuyordu. Semtin isminin de buradan geldiği düşünülmektedir.
Yerebatan Sarnıcı
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Yerebatan Sarnıcı efsanelere konu olmuş bir yapıdır. İstanbul’un Tarihi Yarımada’sında bulunan Yerebatan Sarnıcı 1500 yıldır ayakta ve tüm gizemi ile dikkat çekmektedir. İstanbul’da gezilecek yerler arasından eşsiz bir yapı olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminde inşa edilmiştir. Sultanahmet’te bulunan sarnıç, şehir halkının su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmıştır. Her yıl binlerce turisti ağırlayan sarnıçta bir çok gizem bulunuyor. Medusa Başları ve Ağlayan Sütun mutlaka görmeniz gereken şeylerdendir.
balat
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Fener semtinden sonra Balat semti başlıyor. Balat İstanbul’un en çok ilgi çeken mahallelerinden biridir. Burası eski bir Yahudi mahallesidir. Önceleri burada Yahudiler yaşıyordu. Balat isminin; Rum dilinde saray anlamına gelen “palation” kelimesinden türediği düşünülmektedir. 15. yüzyılda, İspanya’daki engizisyon mahkemelerinden kaçarak İstanbul’a gelen Sefarad Yahudileri buraya yerleştiler. İstanbul’a Sultan 2. Beyazıt’ın daveti ile gelmişlerdi. Balat’ta Yahudiler, Fener’de Rumlar ve Ayvansaray’da Müslümanlar huzur içinde uzun yıllarca yaşadılar. Buradaki Yahudi topluluklar 1950’lerde başlayan İsrail göçü nedeni ile mahallelerini terkettiler. Balat’ı gezerken mutlaka görmeniz gereken yapılar var. Bu listede o mekanları bulacaksınız.
Vakıf Han
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Sirkeci’deki tek 5 yıldızlı otel olan Legacy Ottoman Otel’in binası oldukça önemli bir tarihe sahiptir. Otel; ihtişamlı görüntüsü, göyüzüne yükselen kubbeleri ve önemli lokasyonu ile gerçekten de ismi gibi ‘efsanevi’ bir yapıdır. Legacy Ottoman Otel’in binası 100 yıllık bir tarihe sahip. Osmanlı’nın son dönemlerine şahitlik yapmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tanık olmuştur.
Legacy Ottoman
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Legacy Ottoman Otel binası, 1911 yılında Türk Milli Mimarlık akımının baş temsilcisi Mimar Kemaleddin Bey tarafından tasarlandı. 4. Vakıf Han binası olarak inşa edilen bina, Türk resmi mimari yapılarının ilk örneğidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş döneminin ilk mimari eserlerindendir. 20. yüzyılın başlarında bu bölgedeki resmi ofis ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir.
balat
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Balat, İstanbul’un tam merkezinde bulunan küçük bir semt. Balat turu yapmak, İstanbul’un yerli ve yabancı ziyaretçileri için en eğlenceli aktivitelerdendir. Balat bölgesini en güzel şekilde gezmek için, Cibali – Fener – Balat mahallelerini tamamıyla gezmek gerek. Bu yürüyüş rotasında kültür dolu mekanlar, fotoğraf çekebileceğiniz eğlenceli yerler keşfedeceksiniz. Bu yazımızda Cibali ve Fener bölgesini anlatacağız. Bir sonraki içeriğimizde Balat ile ilgili seyahat önerilerini bulacaksınız. Balat gezi rehberini buradan inceleyebilirsiniz.
simit
By Erhan Kaya 07 Feb, 2022
Ülkemiz şüphesiz ki, misafirlerine birçok yemek çeşidinin deneyimlenebileceği bir ortam sunuyor. Bu durumun en büyük nedeni binlerce yıl boyunca onlarca medeniyetin bu topraklarda yaşamış olması. Medeniyetler bu topraklardan geçip giderken arkalarında kültürlerini bırakıyorlar. Bu kültürlerden bir tanesi de birbirinden güzel lezzetler. Konu Türkiye olunca bu lezzetlere herhangi bir kafede rastlayabileceğiniz gibi herhangi bir sokakta da rastlayabiliyorsunuz. Osmanlı zamanında sokak lezzetlerinin apayrı bir yeri vardı. Gün doğumuyla kurulan tezgahlar, gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürüyordu. Hizmetkarlar, halk, tüccarlar ve nice gezginler bu seyyar satıcıların sokak lezzetleriyle karınlarını doyuruyorlardı. Ve bu sokak lezzetleri günümüze kadar ulaştı! İşte Osmanlı döneminden günümüze kadar gelebilmiş ve aşina olduğumuz 6 sokak lezzeti.
More Posts
Share by: